Sismografların Binlerce Yıllık Geçmişine Yolculuk

Çeşitli aygıtlar aracılığıyla depremlerin işleyişi hakkında daha fazla bilgi edinmek, insanlık tarihi boyunca dikkat çeken bir konu oldu. Sismik dalgaları ölçüp kaydedebilen cihazların keşfi, bu alanda devrim niteliğinde bir gelişmeydi. Millatan sonra ilk yıllarda geliştirilen cihazlar, günümüzde deprem ölçümünde kullandığımız sismografların temellerini oluşturdu.

İlk sismograf, M.S. 132’de Çinli astronom ve matematikçi Chang Heng tarafından icat edildi. Buna “deprem rüzgar gülü” adını verdi. Bir vazo gibi görünen cihazın çevresinde sekiz tane ejderha figürü bulunuyordu; ejderhaların her birinin ağzında bronz bir top vardı. Bir yer sarsıntısı olduğunda, sismografın içindeki mekanizma bir ejderhanın ağzını açardı. Bronz top düştüğünde deprem olduğuna dair birini uyaracak kadar gürültü çıkarırdı. İmparatorluk bekçisi, hangi ejderhanın ağzının boş olduğuna bakarak depremin yönünü anlayabilirdi.1

Birkaç yüzyıl sonra, İtalya’da su hareketi ve daha sonra cıva kullanan cihazlar geliştirildi. Bunların en önemlisi, Luigi Palmieri’nin 1855’te tasarladığı cıva sismografıydı. Palmieri’nin cihazının pusula noktaları boyunca düzenlenmiş ve cıva ile doldurulmuş U şeklinde tüpleri vardı. Bir deprem olduğunda cıva hareket ediyordu ve sistemdeki saati durdurarak depremin saatini belirlerken, hareketin bir tambur üzerinde kaydetme işlemini başlatılıyordu. Bu, depremin zamanını, hareketlerin yoğunluğunu ve süresini kaydeden ilk cihazdı.2

1880 yılına gelindiğinde İskoç fizikçi Sir James Alfred Ewing, İskoç mühendis Thomas Gray ve o sırada Japonya’da çalışan İngiliz jeolog John Milne’in depremleri incelemeye başlamasıyla sismografların gelişimi hızlandı. 1880’li yıllarda Tokyo yakınlarındaki Yokohama’da meydana gelen şiddetli depremin ardından, üç bilim insanı Japonya Sismoloji Derneği’ni kurdu ve bugünün sismograflarının öncüsü olan çeşitli cihazlar icat edildi. O dönemde yapılan aletler arasında Milne’in ünlü yatay sarkaç sismografı da vardı. Milne, bu sismografı Japonya’daki birkaç depremi kaydetmek için başarıyla kullandı. İngiltere’ye döndükten sonra, bu tür aletleri kullanarak dünya çapında küçük bir sismografik ağ kurdu.2

Günümüzde kullanılan sismograflara baktığımızda ise çoğu dijital sistemlerle sahip, fakat temel bir sismograf yapısında olan cihazlar da hala kullanılıyor. Bu cihazlar, üzerinde kağıt olan bir tambur, bir veya iki ucunda menteşe bulunan bir çubuk veya yay, bir ağırlık ve bir kalemden oluşur. Deprem olduğunda, üzerinde kalem bulunan ağırlık dışında bütün parçalar hareket eder. Tambur ve kağıt, kalemin yanında sallanırken, kalem kağıt üzerinde dalgalı çizgiler oluşturarak depremin kaydını oluşturur. Sismograf tarafından yapılan bu kayda sismogram denir. Deprem sonucunda elde edilen sismogram incelenerek depremin ne kadar uzakta ve ne kadar güçlü olduğunu söyleyebilir.1

Referanslar:

Eksiksiz malzemeleri ve eğitici içeriğiyle DEVAD Setini keşfedin.

Hemen Sipariş Ver