Açıklanamayan Bir Fenomen: Deprem Işıkları

Yüzyıllar boyunca birçok deprem raporunda, deprem öncesinde, sırasında veya sonrasında nedeni bilinmeyen ve gerçek üstü görünen bir fenomenden bahsedildi: gökyüzünde beliren garip parlak ışıklar.1

Yeni Zelanda’yı vuran 1888 depreminden hemen sonra, birkaç saat boyunca “ışıklı görünümler” ve “olağanüstü bir parıltı” görüldüğüne dair raporlar vardı. 1930’da Japonya’da meydana gelen bir deprem sırasında da insanların benzer görüntüler tarif ettiğine dair kayıtlar bulunuyor. 1965’te Japonya’nın Nagano kentinde meydana gelen deprem sırasında çekilen bir dizi garip ışık fotoğrafına kadar bu eski raporların çoğu uydurma olarak kabul edildi. Daha sonra bilim insanları ışıkların geçerliliğini kabul ettiler, ancak deprem ışıklarının var olduğunu kabul etmek yeni bir problem ortaya çıkarttı: Bu ışıklar nasıl oluşuyordu?1

Yapılan araştırmalardan çeşitli hipotezler ortaya çıktı. Bazıları kuvars içeren kayaların tektonik hareketinin, ışık parlamaları üreten bir elektriksel alan oluşturabileceğini öne sürdü. Bazıları ise tektonik stresin geçici olarak kayaların elektromanyetik enerji iletmesine izin vererek, atmosferin en üst seviyesi olan iyonosferin manyetik yükündeki değişiklikleri tetiklediğini öne sürdü. Ancak bu hipotezlerden herhangi birini test etmek son derece zordu, çünkü deprem koşulların bir laboratuvarda tekrarlamak oldukça zahmetli bir işti.1

2014 yılında yapılan bir araştırmada bilim insanları, depremleri deneysel olarak tekrarlamak yerine ışıkların oluştuğu deprem kayıtlarını incelediler. 1600 yılında itibaren 65 depremin jeolojik koşullarını analiz ettiler.  Araştırmacılar, dünya çapında meydana gelen deprem ışıklarıyla oldukça büyük bir deprem veritabanı oluşturduktan sonra bu depremlerin arasında ortak noktalar olduğu fark ettiler.1

Dünya çapında, sismik aktivitenin yaklaşık %95’i iki veya daha fazla tektonik plaka arasındaki sınırlarda meydana gelir. Ancak deprem ışıklarının büyük çoğunluğu (%85’i), tüm depremlerin sadece %5’ini temsil eden bir kategori olan, kıtasal riftleşme bölgelerindeki tek bir tektonik plaka içindeki bir depremle bağlantılı olarak meydana geldiği keşfedildi. Ek olarak kalan %15’in, bir plakanın diğerinin altına itilmesinden ziyade, iki plakanın birbirini geçmesinden oluşan depremlerde meydana geldiği görüldü.1

Araştırmacılar bu çalışma sonucunda ışıkların neden yalnızca belirli koşullar altında oluştuğuna dair yeterli bilgi elde edemediler, ancak ne zaman ortaya çıktıklarına bir açıklama getirebildiler. Uzmanlara göre ışık oluşumu yer kabuğunda biriken ve açığa çıkmamış bir gerilimle meydana geliyor. Bu gerilim, tektonik levhaları hareket etmeye zorluyor ve sonucunda deprem dalgaları meydana geliyor. Bu dalgalar yer kabuğunu oluşturan kayaçlarda gerilmeler ve çeşitli hareketler meydana getirerek yeryüzünü şekillendiriyor. Deprem ışıkları da genellikle deprem dalgalarının oluşumuna kadar olan bu süreçte görülüyor.2

Uzmanlara göre kayaçlarda gerilim birikmesi, bu kayaçları oluşturan minerallerdeki eksi yüklü oksijen atomu çiftlerinin birbirinden ayrılmasına ve serbest kalan oksijen iyonlarının kayaçtaki çatlaklar arasından elektrik akımı olarak yüzeye çıkmasına neden oluyor. Yüzeye çıkan çok sayıda yüklü atom bir araya gelerek hava moleküllerini iyonize ediyor ve ışık yayan bir plazma oluşturuyor. Ancak yer kabuğunda oluşan her gerilim nasıl depreme neden olmuyorsa her deprem de gökyüzünde bu tür ışıklara yol açmıyor. Hatta bu tür ışıklar çok nadir görülüyor, tüm depremlerin neredeyse sadece %5’lik kısmında oluşuyor.2

Referanslar:

Eksiksiz malzemeleri ve eğitici içeriğiyle DEVAD Setini keşfedin.

Hemen Sipariş Ver